Her insan yaşamı içerisinde başarılı olmak, takdir edilmek ister. Kim istemez ki! Bu insanın tabiatında olan beğenilme duygusunun temel sonucudur değil mi?
Esasında dünyaya ilk gözümüzü açıp merhaba deyişimizle ilk başarımızı elde etmişizdir.Sonrasında ki ilklerimizde bizim yaşantımızdaki genellikle başarılarımız olarak karşımıza çıkmıştır .İlk emeklememiz , ilk duruşumuz , ilk adımımız ,ilk sözcüklerimiz ilkokula gidişimiz…. İlkler çoğaldıkça artan başarı zincirinin halkaları uzayarak gider Yaşamımız içersinde.Başarımızın sonucunda da genellikle ödüllendirilmişizdir yada öyle ummuşuzdur.
Sosyal bir varlık olarak toplum içerinde aldığımız role uygun olarak hep beklentimiz bulunduğumuz konumda başarılı olma arzusudur.Aile yaşamında başarılı olmak , İş yaşantımızda başarılı olmak .Sosyal Yaşantımız da başarılı olmak gibi…
Bu beklentimizi yerine gelmesini isterken düşünür müyüz ki hiçbir başarının tesadüfen ortaya çıkmadığını . Başarı denen kavramı hak etmenin özünde çalışmanın bulunduğunu.
Evet yaşantımızın hangi alanında olursa olsun başarı denen o güzel olguyu yakalamak için çok çalışmamız gerekir. Çalışma ve başarı örtüşen iki terim olarak belleğimize kazınmıştır. Kazınması da gerekir.
Toplum içerisinde başarılı insanları gördüğümüzde takdir etme güzelliğini bulmuşsak o erdemi yakalamışsak bizde bir başarı yakalamamış sayılmaz mı yız?
Bir başka boyutuyla başarıyı kazanmadan elde etmişsek ve hazır olarak verilmişse bize bu seferde başarının gereklerini anlama yetimizde maalesef olmayacaktır.Bunun sonucunda da bulunduğumuz yerden ahkam kesmeden öteye giden bir şey yapmayacağızdır, yapamayız da.Çünkü başarı bize sunulan bir ikramdır sadece…bizde sadece bir figüran…
Yada bir başka bakışla da şayet çalışmamışsak başarı elde edememişsek ;başarılı olan her olguyu karalama , beğenmeme , küçük görme , kabullenmeme gibi savunma mekanizmalarıyla bulunduğumuz yeri ve konumu koruma telaşıyla saldırganlaşarak erdemlerin onurunu unutma pahasına savunma kurnazlığını seçeceğiz Bazı şeylerin arkasına saklayarak kendimizi, kendimize dahi sormaya cesaret edemeden kendi kendimizi avutacağız.
Oysa keet Moorhead’ın ifade ettiği gibi’’Hiç kimse başarı merdivenlerini elleri cebinde tırmanmamıştır. Öyleyse başarının onurlu hazzını doyasıya yaşamak için çok ama çok çalışmalıyız . Ve çalışmalarımızın sonucundaki başarının onurunu da doya do ya , du ya duya yaşamalıyız. Çalışmalarımızın sonucundaki başarıların hazzını doya do ya yaşamak dileğiyle .
SEYYAH