Yeşilırmak ve Kelkit akarsuları üzerinde yüzlerce Hidro Elektrik Santralleri kurulmaktadır.
Kurulan bu santrallerin Amasya’dan Koyulhisar’a kadar yerleşim birimlerine uzun vadede vereceği zararları iyi analiz edebilmek için sorunun çevresel , ekonomik , hukuki ve küresel boyutlarına bakmak gerekir.
Anayasa – Madde 55 : ‘’ çevreyi korumak devletin görevidir.Sağlıklı bir çevrede yaşamak her yurttaşın hakkıdır.’’
Bazı yasala düzenlemelerle bazı yetkiler Devlet Su işlerinden ve İmar İskan Bakanlığından alınarak Çevre ve Orman Bakanlığına verildi.Örneğin; 25 bin megawat enerji üreten santralardan ‘’ Çevre Raporu ‘’ istenemeyerek, ihaleyi kazanan şirketlere ‘’ kamulaştırma ‘’ yetkisi verildi.
Yaşadığımız 21. yüzyılda petrol ve enerji savaşları yapılmaktadır.yakın gelecekte de buna su savaşları eklenecek.
İstanbul’ 2010 yılında Dünya Su Formu düzenlenecek. Burada suyun ortak kullanımı ve özelleştirilmesi bizlere dayatılacak.
Gelişmiş ülkeler , nükleer,termik ve hidro elektrik santralarının çevreye verdiği zararlardan dolayı terk etmişlerdir.Doğalgazdan elde edilen elektrik pahalı olduğundan tercih edilmemektedir.Bu santral türlerini geri kalmış ülkelere ithal etmeye çalışmaktadırlar. Ülkemizde güneş ,rüzgar ve termal enerji türlerinin üretilmesi daha uygun görülmektedir.Çok Uluslu şirketler yurdumuzun eşsiz doğal güzellikleri ve su kaynakları olan;Fırtına deresi , İkiz dere , Fındıklı , Munzur , ida dağları Amasra ve Sinop gibi yerleşim yerlerinde elektrik santraları kurma çalışmalarını yürütmektedirler.Bu bölgelerin halkı toplumsal tepkilerini koydular.Bölgelerin sivil toplum kuruluşları gereken hukuksal mücadelerini vermektedirler.Bizle bu bölgelerdeki mücadelelerden habersiz idik.
Bir gün; ‘’ Baskın basanındır’’ örneğinde olduğu gibi,yöre halkı uyanmadan ; Amasya’dan Umutlu köyüne kadar uzanan Yeşilırmak nehri üzerinde ve Erbaa ‘dan Koyulhisar’a kadar uzanan Kelkit nehri üzerinde Hidro Elektrik Santralleri kurulmaya başlandı.
Bu şirket yetkilileri halka şunları vaat ettiler; Arazinizi değerinin üzerinde alacağız.Hafriyat dökeceğimiz alanlara para ödeyeceğiz.Sizlere iş imkanı çıktı.Esnafınız para kazanacak. Sizlere elektrik üreteceğiz, kurulan santralarla ilerde güvenlik görevlileri alacağız.
Oysa gerçekler öyle değildi. Kurulan santralar 25 bin megawat’ın altında olduğu için ‘’ Çevre Raporu ‘’ yoktu.Amma sayısı çoktu. Yeşilırmak kurur ise toprağı besleyen minareler ,topraktaki canlılar ölecek.Irmaktaki balık yuvaları yok olacak.Denizden akarsuya doğru gelen balıklar gelemeyecek.çevredeki bitkiler, meyve ve sebze bahçeleri kuruyacak.çeşitli hayvanlar su bulamayacak.İlçenin su atıkları , kanalizasyon pislikleri ortaya çıkacak.Çiftçiye ödene para bitecek.Elektrik ve su kon türlü saatlerle satılacak.Nasrettin Hocanın dediği gibi ;’’Parayı veren düdüğü çalacak.’’ Eğer su ve enerji çalarsanız santraları korumak üzere alınan sizlerin çocukları sizleri dövecek.Suç işlemeye devam ederseniz cezaevine girecekseniz.Atalarımızın sizlere bıraktığı toprakları gelecek nesillere bırakamayacaksınız. Para yok , gelir yok, toprak yok , çöl bir yurt önünüzde nereye göç edeceksiniz? Hatırlayın atalarımız Orta Asya’dan suların ve iç denizlerin kuruması sonucunda ayrılmışlardı.
Bu gelişmeleri geçte olsa anlayan Taşova Ziraat Odası yetkilileri , Umutlu köylüleri,Sivil Toplum Kuruluşları Belediye Başkanları , Muhtarlar ve bazı aydınlar öncülüğünde 4 temmuz 2009 tarihinde bir panel düzenledi.
Panele konuşmacı olarak katılan oda başkanları ,hukukçular ,öğretim üyeleri konun önemini anlattılar.Atacakları adımları bir bir anlattılar.Halk desteğinin önemini vurguladılar.Bu direnişe Karabük, Türkmendamı,Dutluk, Çılkıdır , Mülkbükü, Gemibükü köylülerininde destek olması istendi.
Bu panellerin daha geniş katılımla Taşova merkezinde yapılması önerildi. Ayrıca platform oluşturulması da önerildi.Yine Erbaa ve Niksar Ziraat Odaları , Sivil Toplum Kuruluşları, Belde belediye başkanları ve Muhtarları ile işbirliği yapılması istendi. Taşova ,Erbaa ve Niksar ilçelerinin ortak platform oluşturulması ve böylece geniş halk desteğinin sağlanması önerildi.
Bu çalışmalardan rahatsız olanlar , halkın kafasını bulandırmak için; bunlar her yeniliğe karşı çıkan , belli görüşe sahip insanlar diye propaganda yapmaya başladılar.Bu mücadelede siyasi görüş gözetilemez,önyargı ,duygusallık, menfaat yoktur. Bunu söyleyenler Uğur Mumcunun dediği gibi; ‘’ Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlardır.’’
TERCİH SİZİN: YA YAŞANABİLİR BİR YURT YA DA ÇÖL BİR YURT.
14.08.2009