Türkiye cumhuriyeti’ nin 12 Haziran 2011 seçimlerine gider genel durumuna bir bakalım.
Devletin idare şekli, üniter yapısı ve bağımsızlığı ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır.
Ülkemizin; siyasi, etnik dinsel, kültürel ve ekonomik yapısı kamplaşmaya ayrışmaya ve çöküşe doğru hızla sürüklenmektedir.
Ülkeyi yönetenler; bu tükenişe şahsi hırsları, makam ve çıkarları uğruna kayıtsız kalmaktadır.
Temel hatları ile belirttiğim; ülkenin geleceğini etkileyecek konuları bir bir sorgulayalım.
EONOMİ:
Özelleştirme yolu ile yerli ve yabancı sermayeye peşkeş çekilen Cumhuriyetimizin kazanımları olan kurumlarımızın, zenginlik kaynaklarımızın durumuna bakalım.
Türk Telekom ( Arap’a), 2- Telsim ( İngilize), 3- Tekelin sigarası (ABD- İngilize), 4- Kuşadası Limanı Cbank ( İsraile) 5- İzmir Limanı (Hongklu’ ya), 6- Araç Muayene, Demir Döküm( Alman’ a), 7- Başak sigorta, TEB, İzocam, Döktaş (Fransa’ ya), 8- Adabank, Türk Finans ( Kuveytli’ ye), 9- Avea ( Lüblanlı’ ya), 10- Pektim ( Azeriye), 11-Tekel’in içki bölümü, Beymen’in yarısı, garantinin yarısı ( ABD’ye ), 12- Finans Bank MNG Bank ( Yunanistan’ a), 13- Oyak Bank, Dışbank ( Hollanda’ya), 14- Şeker Bank (Kazak’a), 15- Yapı Kredinin yarısı( İtalya’ ya), 16- Türkcell’ in yarısı ( Çin’ e – Rus’a), 17- Enerji sanın yarısı Poaş (Avusturya’ ya), 18- Eczacıbaşı ilaç ( Çek’e) satıldı.
Ayrıca dereler , ırmaklara kurulmak üzere 1611 HES’ e ruhsat verilmeye çalışılıyor.
Özelleştirme satışlarından 40 Milyar dolar gelir sağlandı. Son 8 yılda iç ve dış borç açığımız 550 Milyar dolara yükseldi.Elde edilen bu kadar paraya karşılık toplum yaşamında gözle görülür bir değişiklik olmadı.
İstatistik verilere göre; Türkiye’ de 2.5 Milyon memur, 9 milyon emekli, 4 milyon asgari ücretli, 4 milyon devlet yardımı alan, toplam 19,5 milyon insanımız zar-zor geçiniyor.
Sendikalı işci sayısı 3,5 milyondan 580 bin’ e düştü, yandaş sendikalar oluşturuldu çalışanların çoğu ; 4C’ li – 4B’ li, sözleşmeli ve taşeron yapıldı. 12 milyon 700 bin kişi işsiz.
Halkın büyük bir çoğunluğu verginin yüzde seksenini ödüyor. Milli gelirden yüzde 20 pay alıyor. Bir kısım mutlu azınlık ise az vergi veriyor, çok pay alıyor.
Ülkemizde 1 milyon 200 bin zengin türedi, dünya zenginleri arasında 39 adet dolar milyarderimiz var.
Ülkemizde; Tüketimin yerine, üretimi, yolsuzluğun yerine dürüstlüğü, işsizliğin yokluğun yerine insanca yaşamı koyamadık.
Bu gidişattan sanayici, Esnaf, memur işçi, emekli, köylü memnun değil. Toplum çaresiz bırakıldı, sadaka kültürüne muhtaç hale getirildi.
Devletin Kurumları
Devletin siyasetine, yargısına, üniversitelerine, ordusuna, emniyetine, medyasına olan güven sarsıldı.
Silivri de, habur da, YSK’ da ve Deniz Feneri davalarında uygulanan hukuk skandalları toplumun adalete olan güvenini sarstı.
Polis koleji, KPS, YGS, ALES sınavlarında ki skandallar ÖSYM’ ye güveni sarstı.
Medya yandaş hale getirildi. Güvenilir haber verememekten sınıfta kaldı. Devlet kadroları siyasi yandaşla, cemaat ve tarikat mensupları ile dolduruldu.
ETNİK VE DİNSEL YAPILANMA
Toplum: Kürt , Alevi, Romen , Cemaat açılımları ile ayrıştırıldı. Siyasi kamplaşma, ötekeleştirme ivme kazandı.
Terörist Bin Laedin’in ölümü ABD, AB ve bütün dünyada memnuniyetle karşılandı.
Terörist Abdullah Öcalan; 40 Bin insanımızı öldürdü.300 milyar ekonomik kayıba uğrattı. Şimdide İmralı’ dan Devletle görüşüyor örgütüne talimatlar veriyor, Devlet ile pazarlık yapıyor, tehditler savuruyor.
Türkiye Cumhuriyeti’ nin Anayasasın’ da değiştirilmesi teklif dahi edilemez olan ;1., 2. , 3. , 4. maddelerini değiştirin diyorlar.
Bertaraf olmaktan korkan bazı iş adamları da bireyin özgürlüğü ülkenin bölünmesinden önemlidir diyor. Bir diğeri ise Güney ve Doğu Anadolu da referandum yapılsın diyor.
Açık açık özerklik istiyorlar. İki devlet, iki bayrak , iki dil olsun diyorlar. Ülkeyi kan gölüne çevirmekle tehdit ediyorlar
Çağdaş dünya Türkiye’ de olanlara kılını bile kıpırdatmıyor, bu ne biçim iki yüzlülüktür.
DEMOKRASİ
Türkiye’ nin rejimi, bölünmez bütünlüğü, bağımsızlığını savunmak cesaret ister. Atatürkçü’ yüm, Laik’ im, Yurt severim kısacası Türküm diyemez duruma geldik.
Bilim adamları , aydınlar , yazarlar, gazeteciler, sanatçılar ordunuz şerefli subay’ları, hukuk, insan hak ve özgürlükleri çiğnenerek Silivri’ ye dolduruldu.
Basılmış veya basılmamış kitaplar suç sayıldı. Konuşan, çizen gazeteci içeri atıldı. Heykeller yıkıldı. Ressamlar bıçaklandı. Tiyatroda doğaçlama oyun oynamak suç sayıldı. Oysa Atatürk ‘’ Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarında biri kopmuş demektir’’demişti.
Düşünmek, konuşmak, yazmak, eleştirmek şuç oldu.
Kaset, tele- kulak olayları topluma korku saldı. İnsanlar üç maymunu oynar duruma geldi. Görmedim, duymadım, bilmiyorum diyorlar.
The Ekonomist degisinin 2010 demokrasi anketinde bizim ileri demokrasimiz MELEZ DEMOKRASİLER arasında yer aldı.
Toplum umutla- umutsuzluk arasında gidip gelmektedir.
Sizlerle ülkemizin 12 Haziran 2011 seçimlerine giderken genel durumunu paylaştım.
Atatürk’ ün Amasya tamiminde ki şu sözünü anımsayalım “ Milletin istiklalini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” .
Atatürk; Gençliğe Hitabe’ de gençliğe gereken mesajı vermiştir. Her türlü farklarımızı bir yana bırakalım milli irademizi gösterelim.
TECİHİMİZİ 12 HAZİRAN 2011 seçiminde; Önce İNSAN, Önce ULUS, Önce VATAN diye yapalım.
Türkiye o vakit umutsuzluktan umuda koşacak karanlıktan aydınlığa kavuşacaktır.
TERCİH SİZİN
EMEKLİ ÖĞRETMEN
AHMET PINAR
14.05.2011