Günümüzde ulusu ulus yapan değerlerimizi, kültürel zenginliklerimizi unuttuk, yozlaştık.
Ülkemizin bizi biz yapan toplumsal değerlerini anımsayalım:
Türkülerimiz-oyunlarımız: İzmir’in Kavakları türküsü ve Harman Dalı oyunu ile Egeli, Sarı Gelin türküsü ve Erzurum Barı ile Doğu Anadolu’m, Çayeli’nden öteye türküsü ve Karadeniz’in horonu ile Karadenizli, Silifke’nin yoğurdu ile türküsü ve Silifke’nin kaşık oyunu ile Akdeniz Bölgesinin, kısacası yurdumuzun her bölgesinin türkülerini okurken ve oyunlarını oynarken ayrımsız oralı oluruz.
Düğünlerimizde-cenazelerimizde: Düğünlerimizde yakınlarımızla, komşularımız ile neşeyi, mutluluğu paylaşarak o dostumuzun mutluluğunu çoğaltırız. Cenaze törenlerinde acılarını paylaşarak onların acılarını azaltırız.
Asker Uğurlama: Gençlerimizi vatan borcunu yapmak üzere askere uğurlarken davul zurna eşliğinde neşelenir, coşarız.
Mehmetçik: Askere giden Ali, Hasan, Ahmet vs her isim “MEHMETÇİK” sözcüğünde bir olur.
Bayramlarımız: Ulusal ve dini bayramlarımızda ulusça küçüğünden, büyüğüne kadar birbirimize sevgi ve saygı duyar o gün mutlu oluruz.
Doğal Afetlerde-Ulusca Başarılarımızda: Herhangi bir doğal afet anında tek vücut olur acıyı maddi, manevi paylaşırız. Ulusça bir başarı kazandığımızda coşarız, alanları doldurur, etrafı bayraklarla süsleriz.
Çanakkale Savaşında: Bu ulus kendinden kat kat güçlü uluslara karşı Mustafa Kemal önderliğinde destan yazmıştır. “Çanakkale Geçilmez” sözünü tarihe yazarken de biz olmayı başarmıştır.
Kurtuluş Savaşlarımızda: Bu ulus Kurtuluş Savaşlarında umudun tükendiği, başka milletlerden himmet beklendiği günlerde yüce Atatürk’ün önderliğinde biz olmayı başardığı için umutsuzluğu umuda çevirip zaferle taçlandırmıştır.
Daha geçen hafta bayrağımıza yapılan haince saldırı karşısında da biz olduk.
Anadolu’nun Bilgeleri-Ozanları: Hacı Bektaş Veli’nin, Mevlana’nın Yunus’un, Pir Sultan Abdal’ın, Karacaoğlan’m ve Aşık Veysel’in öğüt veren dizelerinde, sözlerinde sevgiyi, hoşgörüyü, bağışlamayı, barışı öğrenerek biz olduk.
Bu onurlu ulus siyasetçisinden, bilim adamından, aydınından, sivil toplum Örgütlerinden, medyasından çok şey istemiyor.
Yoksulluğun, işsizliğin gelir dağılımı adaletsizliğinin üstesinden gelin diyor.
Sağlık, eğitim hizmetlerinden onurluca yararlanalım. Adalet önünde eşit olalım diyor.
İnsan hak ve özgürlüklerini bizlere çok görmeyin diyor.
Bu hizmetleri, bizim çocuklarımıza, gençlerimize, . kadınlarımıza, kısacası insanımıza yapacaksınız.
Siz onları yoksul, işsiz, sağlıksız, eğitimsiz bırakır, onları hastahane ve banka kuyruklarında öldürürseniz, onları misyonerlerin, tarikatların, her türlü çetelerin, mafyanın içine itip, televole kültürü ile yozlaştırırsanız bizi biz yapan değerlerimizi, kültürel zenginliklerimizi aşındırmış, yozlaştırmış olursunuz.
Ulusumuzun bu kırılma noktalarına, değerlerine özen göstermez, insanımıza hak ettiği onurlu yaşamı sağlayamazsanız, emperyalizmin “böl parçala yönet” oyununa gelir, ayrıca teröre zafer armağan etmiş olursunuz.
Bu ülke hepimizin, bu gemide birlikte hep batar, ya da kurtuluruz. Bizleri dışarıdan birileri gelerek veya gökten birileri inerek kurtarmayacaktır.
Bizler sağduyulu, bilinçli, onurlu olmalıyız. Gün; inadına birlik günü değildir. Sevgi, hoşgörü, dayanışma ve barış içinde birlik olma günüdür.
Türkiye Cumhuriyeti, ırkı, dili, dini, kökeni ne olursa olsun ulusun bütün yurttaşlarını kucaklayan bir kavramdır. Kısaca “BİZDİR” ve öyle kalmalıdır.
Haydi” Ulusça “BİZ” olalım. Bütünleşelim, çalışalım. Aydınlık yarınlara, Atatürk’ün gösterdiği “Çağdaş ulular düzeyine” ulaşalım.
Ahmet PINAR
Emekli Öğretmen
22.04.2005
