Related Articles
İnsanların yaşama bakışları , onların özlemlerini ,amaçlarını , ideallerini ortaya çıkarır. Bunun sonucunda da yaşam tarzı ve toplumdaki rolleri ortaya çıkar.
Bireylerin yaşama bakışında da yetiştiği aile , aldığı eğitim , bulunduğu sosyoekonomik çevre birer temel taşı olarak karşımıza çıkmaktadır..
Bireyin yaşama bakışında en temel öğe olarak aldığı eğitimin olduğunu rahatlıkla düşünebiliriz. Çünkü aldığı eğitim ölçüsünde bilgilerini çoğaltacak ve gündelik yaşantısında bunları kullanma olanağı bulacaktır.Bunun sonucunda da yaşama bakış açısı genişleyecektir.
Hani meşhur bir hikaye vardır kör bir insanı file dokundurup tarif istemişler. Oda doğal olarak dokunduğu kadarıyla tanımlamış fili…Bizlerin de yaşama bakışı doğal olarak eğitimimiz ölçüsünde şekillenecektir.
Evet genelde okumayan ama çok konuşan bir toplumuz kabul edelim yada etmeyelim.Ağustos Böceği ile Karınca Hikayesindeki Ağustos Böceği rolünü üstlenmeyi nedense çok sever ve karınca misali çalışanları da ti ye almaktan ayrı bir zevk alırız.Çünkü aldığımız eğitim ancak Ağustos böceğinin yaşama bakışından öteye gidecek bakışı görecek yüksekliğe ulaşmamızı engeller. Kabul etmek ya da etmemek o da size kalmış .
Bireyler olarak toplumları oluşturduğumuza göre bu bakış açıları toplumun o şehrin,o bölgenin ve de o ülkenin yaşama bakışını belirleyen en önemli unsur olacaktır.
Eğer insanın yaşama bakış açısı ben merkeziyetçi bir bakış ise toplum da bireylerin çıkarları ön plana çıkacak ve bunun sonucunda da bazı toplumsal değerler II. Sıraya ya da daha geriye gidecektir.
Kişi birey olarak yaşama bakışıyla ben olarak yaşadığı toplumda başarı elde etmiş olsa da ya mutsuz ve yalnız olacak yada elde ettiğini zannettiği gücüyle yapay bir mutlulukla kendini kandırmaktan öteye bir şey yapamayacaktır.
Öyleyse ne yapmalı diye düşünebiliriz .Yada nasıl bakacağız arkadaş yaşama kendimizi soyutlayarak mı düşünmeden mi diyebiliriz. Bunlar da doğal tepkilerimizdir ve olmalıdır da .
Aldığımız eğitimi geliştirerek bakış açımızı zenginleştirerek I . adımımızı atmış olacağız.Yerdeki karıncanın çevresine baktığı gibi değil gökyüzündeki kartal gibi yaşama bakacağız ya da geceleyin parlayan yıldızlar gibi yaşama hayat veren güneş gibi bakacağız yaşama .. Evet belki bulutlar bakışımızı engellemeye çalışacaktır.Ama bu da gelip geçici olacaktır . çünkü yaşama bakışımızdaki kararlılık karşısında rüzgarlarla savrulup gidecektir oda.
O zaman yaşama bakış açımızın tam ortasına cuk diye oturtuyorsak sevgimizi ve yaşama bakışımızın ana felsefesi kabul ediyorsak sevgiyi ve Sait Faik’in dediği gibi ‘’Bir insanı sevmekle başlar her şey’’ diyorsak..Yine Yunusun felsefesinde ki gibi ‘’Hoş görülükte deniz gibi ol ‘’ sözünden feyiz alıyorsak . Sevginin paylaştıkça çoğaldığını düşünüyorsak .. Bakış da açısıda güzelleşmiyor mu sizce de …
Evet düşünceler soyut yaşamla örtüşmüyor diye düşünebilirsinizde bu da doğaldır. O zaman işe kendimizi sevmekle başlayalım . Sonrasında bir insanı sevelim.Evet bakın oluyor işte yaşama bakışımız eğitimimiz ölçüsünde artıyor.
Yaşamı yaşananlarıyla yaşanacaklarıyla seviyorum. Keşke Güneşin bakışıyla baksak diyorum yaşama . Sevgi en yüce bakış açısı değil mi sizce de…
SEYYAH
